28 Şubat 2010 Pazar

HIZLA BÜYÜYORSUN



30 Ocakta Serhan dayı ve Gülümser yenge (fındık yenge) Ankara'da nişanlandılar. Sen de nişan günü fındık yengenin sana hediye aldığı tulumu giydin. Herşey çok güzeldi, herkes o kadar cana yakındı ki hiç yabancılık hissetmedik. Sen ve Burak bir o kucakta bir bu kucakta gezip durdunuz. O akşamın en güzel kızı sendin, tabii yengeden sonra. :P

Bitanem, zaman öyle çabuk geçiyor ki, bak 5 aylıksın.
Öyle garip bir duygu ki senin bana hissettirdiğin...
Tüm gün beraberiz seninle. Genellikle sabah 7'de babanla aynı dakikalarda uyanıyorsun. Babanın yataktan kalkması ile seni yanıma alıyorum. Hava karanlık olmasına rağmen babanı seçebiliyorsun ve uykulu uykulu babayı seyredip gülücükler atıyorsun. Sonraki 1 saat boyunca yanımda yatıp ellerimle oynarken uykuya dalıyorsun tekrar. (Neden benim ellerimle bu kadar oynamayı seviyorsun merak ediyorum). Saat 9-10 gibi birlikte uyanıyoruz ve gün başlıyor bizim için. Dedim ya, 7:30'dan sen akşam uykusuna yatana kadar tüm gün beraberiz, ama yine de seni özlüyorum. Daha çok sarılmak, daha çok oynamak, seni daha çok yaşamak istiyorum.
Bu ay doktor kontrolümüzde 63cm ve 6170gr olduğunu öğrendik. Boy ve baş çevren güzel ama doktor amca "kilosu biraz az" dedi. Böylece artık ek gıdalara başlamamızı istedi.
Sabah 10'da meyve püresi, 12'de sebze çorbası, 4'te ev yapımı yoğurt (hala tam olarak tutturamadım) ve 9'da muhallebi. Tabi aralarda mama ve anne sütü. Ben bunları duyunca Filiz yengeye "eh artık ben evden hiç çıkamam" dedim. İlk gün elmanı rendeledim, sebze çorbasını pişirmeye başladım ve aynı anda yoğurt makinesine yoğurdunu attım. Eeee, peki sen bunlardan ne kadar yedin? En fazla 10 çay kaşığı. O da yalnızca çorbadan. Şu ana kadar en sevdiğin armut oldu. Tabii anne baba gezgin ya, hemen "dışarı çıkarsak napıcaz?" diye düşünüp hazır bebek yoğurdunu ve sebze çorbasını keşfettik :)
Bu arada ayın 25'i itibarı ile yer halında, yatağında fırıl fırıl dönmeye başladın. Ama öyle ki, nasıl döndüğünü merak edip seni seyretmeye başlayınca hiç bir şey yapmıyorsun. Başka bir işe dalıp tekrar sana baktığımda başın ayaklarının olması gerektiği yerde, ya da bacağın yataktan aşağı sarkıyor oluyor. Aferin benim hareketli kızıma :)

Bu arada şimdiden söyleyeyim, salı günü Amsterdam'a gidiyoruz.
Oradaki maceralarımızı da daha sonra yazıcam.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder